25- KİŞİYİ İYİ HASLET
VE GÜZEL SIFATLARIYLA ANMAK BABI
أَبُو
بَكْرِ بْنُ
أَبِي
شَيْبَةَ.
حدّثنا يَزِيدُ
بْنُ
هَارُونَ.
أنَا نَافِعُ
بْنُ عُمَرَ
الْجُمَحِيُّ
عَنْ
أُمّيَّةَ
بْنِ صَفْوَانَ،
عَنْ أَبِي
بَكْرِ بْنِ
أَبِي
زُهَيْرٍ
الثَّقَفِيِّ،
عن أَبِيهِ؛
قَالَ:
خَطَبَنَا
رَسُولُ
اللهِ صلى
الله عليه
وسلم
بَالنَّبَاوَةِ
أَوِ
الْنَبَاوَةِ
((قَالَ:
وَالْنَبَاوَةُ
مِنَ
الطَّائِفِ))
قَالَ:
((يُوشِكُ
أَنْ
تَعْرِفوا
أَهْلَ الْجَنَّةِ
مِنْ أَهْلِ
النَّارِ)).
قَالُوا: بْمَ
ذَاكَ؟ يَا
رَسُولَ
اللهِ! قَالَ
((بِالثَّنَاءِ
الْحَسَنِ
وَالثَّنَاءِ
السَّيِّءِ.
أَنْتُمْ
شُهَدَاءُ
اللهِ، بَعْضُكمْ
عَلَى
بَعْضٍ)).
في الزوائد:
إسناده صحيح.
رجال ثقات.
وليس لأبي
زهير هذا،
عَنْ ابن
ماجة، سوى هذا
الحديث. وليس
له شيء في بقية
الكتب الستة.
Ebu Züheyr
es-Sakafî (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem),
Nebâvet veya Benâvefte (râvi dedi ki Nebâvet Tâif'ten bir yerdir) bize bir
konuşma yaparak: Nerde ise cennetlik olanları cehennemlik olanlardan ayırdedip
tanıyabilirsiniz, buyurdu. Sahâbîler: Onları ayırdedip tanımak ne ile
(olabilir) ? diye sordular. Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
İyilikle anmak ve kötülükle anmak suretiyle (olur). (Çünkü) siz birbiriniz
hakkında (şâhidlik eden) Allah'ın şahidlerisiniz, buyurdu.
Not: Zevaid'de
şöyle denilmiştir: Bunun senedi sahîh olup râvilerî güvenilir zâtlardır. Ebu
Züheyr (R.A.)'ın bundan başka hadisi İbn-i Mâcete yanında yoktur. Kütüb-i
Sitte'nin kalanlarında onun hadisi hiç yoktur.
AÇIKLAMA: Sena-i Hasan: Kişiyi iyi hasletleri ve güzel sıfatIarıyla anmaktır.
Sena-i Seyyi: Kişiyi kötü hasletIeri ve fena sıfatIarıyla anmaktır. Sena
kelimesi aslında iyilikle anma işinde kullanılır. Burada edebi sanat gereği
olarak, müşakele için kötülükle anma işinde de kullanılmıştır.
Bu hadise göre
cennetlik olmanın alameti kişinin iyilikle anılmasıdır. Cehennemlik olmanın
alameti de kişinin kötülükle anılmasıdır.
Hadisin;
"Siz (yer yüzünde) Allah'ın şahidIerisiniz." cümlesindeki muhatablar
sahabilerdir. Yani sahabiler bir kimseyi tezkiye ederek iyi olduğunu söyler ve
hayırla anarlarsa, bu tezkiye ve şahidlik o kimsenin cennetlik olduğunun
alametidir. Bunun aksine bir kimsenin kötü olduğunu söyleyip onu şer ile
anarlarsa bu şahidlik o kimsenin cehennemlik olduğunun alametidir.
Bazı alimler bu
hükmün sahabilere mahsus olduğunu söylemişler. Fakat diğer bazı ilim adamları
bu hükmün sahabilerin izinde yürüyen dindar müslümanları da kapsadığını
söylemişler.
Sindi bu iki
görüşü naklettikten sonra: Bir kavle göre hayır ile anmak, kişinin fiil ve
hareketlerine uygun ise, yani gerçekten o kişi Allah'a bağlı, ibadetine düşkün
ve güzel ahlak sahibi ise o takdirde tezkiye sayılır ve onun cennetlik
olduğunun alameti sayılır. Aksi takdirde sayılmaz.
Nevevi şöyle
demiştir: Sağlıklı olan görüş şudur ki bu hüküm umumidir ve kayıtsızdır. Bu
itibarla bir müslüman ölür de herkes veya halkın çoğunluğu Allah'ın ilhamı ile
o müslümanı tezkiye ederek hayır ile anarsa, iyi bir kimse olduğunu
söylerlerse, bu tezkiye ve şahidlik o kişinin cennetlik olduğunun alametidir.
Hatta bu tezkiye onun fiil ve davranışlarına pek uymasa bile hüküm budur. Çünkü
kötülük işleyen kimsenin mutlaka azab çekmesi ve cehenneme atılması vacib
değildir. Allah dilediğini bağışlar. AIlah'ın o ölüyü halkın çoğunluğuna
tezkiye ettirmesi onu mağfiretine kavuşturmasının belirtisidir, diye bilgi
vermiştir.
Buhari, Cenaze
kitabının "İnsanların ölüyü iyilikle anması" babında Enes (r.a.)'den buna
benzer bir hadis rivayet etmiştir. O hadis bizim sünenimizde 1491 numarada
geçti. Buhari'nin o hadisi ile arkasındakinin izahında İbni Hacer özetle şu
bilgiyi verir: Kişi hakkında iyi şahidlik ve hayır ile anmak hususunda Davudi
şöyle demiştir: Bu konuda müteber ve geçerli olanı, fazilet sahibi dürüst
insanların şahitliği ve tezkiyesidir. Fasık ve günahkar insanların şahidliği
müteber değildir. Çünkü bu gibi insanlar bazen kendileri gibi olan insanları
övüp iyilikle anarlar. Keza ilgili şahıs ile aleyhinde konuşacak kimse arasında
bir düşmanlığın da bulunmaması gerekir. Çünkü düşmanın şahidliği müteber
değildir.
Müellifimizin
1491. hadisinde "mu'minler Allah'ın yer yüzünde şahidleridir" ifadesi
kullanılmıştır. Bu ifade, kişinin iyilikle veya kötülükle anılması hakkındaki
şahidliğin sadece sahabilere ait olmayıp mu'minlere de şümullü olduğuna delalet
eder. Bu konu ile ilgili gerekli bilgi kısmen orada verilmiştir.
Hadisin ravisi
Ebu Züheyr es-Sekafi (r.a.) sahabidir. Adı Muaz veya Ammar bin Hamid'dir. Bir
tek hadisi İbn-i Mace tarafından rivayet edilmiştir. Ravisi de oğlu Ebu
Bekir'dir.